Tevrattaki Mucizeler Ön bilgi:
Elinizdeki bu çalışma, kutsal kitap Tevrat’ta anlatılan mucizelerin ardındaki gerçekleri, bu olağanüstü olayların tarihsel ve kültürel bağlamını ve bu anlatıların insan psikolojisi üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. İbrahim’in yaşlılıkta babalığı, Musa’nın Kızıldeniz’i ikiye yarması, Yeşu’nun güneşi durdurması… Bu anlatılar, yüzyıllardır insanlığı etkilemiş, inanç sistemlerini şekillendirmiş ve toplumların değer yargılarını belirlemiştir. Bu çalışmada, bu mucizeleri doğaüstü olaylar olarak kabul etmek yerine, onları eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirerek, kökenlerini, anlamlarını ve işlevlerini anlamaya çalışacağız.
Bu yolculuğumuzda, sizi Nuh Tufanı’nın mitolojik dünyasına götüreceğiz, Sodom ve Gomorra’nın yıkımının ardındaki olası nedenleri araştıracağız. Mısır’ı vuran belaların bilimsel açıklamalarını ve İsrailoğulları’nın çöldeki yolculuğunun tarihsel gerçekliğini sorgulayacağız. Musa’nın Sina Dağı’ndaki deneyimini psikolojik ve sosyolojik açıdan inceleyeceğiz. Şamson’un efsanevi gücünü, Davut’un Golyat’ı alt etmesinin ardındaki sembolizmi ve Süleyman’ın bilgeliğinin kaynağını araştıracağız.
Tevrattaki Mucizeler, insanlığın anlam arayışının, doğayı kontrol etme arzusunun ve toplumsal düzeni sağlama çabasının bir yansımasıdır. Bu anlatılar, korku, umut, hayranlık ve merak gibi evrensel duygulara hitap ederek, insanların dünyayı ve kendi varoluşlarını anlamalarına yardımcı olmuştur. Bu çalışmada, bu mucizeleri sadece dini metinlerin bir parçası olarak değil, aynı zamanda insanlık tarihinin, kültürünün ve psikolojisinin önemli birer unsuru olarak ele alacağız. Şimdi gelin, bu kutsal metinlerin ardındaki gerçekleri birlikte gün yüzüne çıkaralım. Tevrattaki Mucizeler makalemize başlıyoruz:
Tevrattaki Mucizeler:
Tevrattaki Mucizeler: Dünyanın ve içindeki her şeyin altı günde yaratılması
Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. Yer boştu, yeryüzü şe
killeri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı’nın Ruhu suların üzerinde hareket ediyordu. Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu. Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı. Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu. (Yaratılış 1:1-5)
Bu şekilde devam eden anlatımda, altı gün boyunca sırasıyla ışık, gök kubbe, kara ve denizler, bitkiler, güneş, ay ve yıldızlar, deniz canlıları ve kuşlar, kara hayvanları ve son olarak insan yaratılır. Yedinci gün ise Tanrı dinlenir.
Musevilik Öncesi Benzer Anlatılar:
Musevilikten önce Mezopotamya’da Sümerlere ait “Enuma Eliş” destanı gibi benzer yaratılış anlatıları mevcuttu. Bu destanda da tanrılar tarafından evrenin ve insanın belirli aşamalarla yaratıldığı anlatılır. Ancak Tevrat’taki anlatımdan farklı olarak, Enuma Eliş’te yaratılış süreci daha kaotik ve şiddet içeriklidir. 1
Bilimle Çelişkiler:
Günümüz bilimsel verilerine göre, evrenin yaşı yaklaşık 13.8 milyar yıl, Dünya’nın yaşı ise yaklaşık 4.54 milyar yıldır. Canlılığın ortaya çıkışı ve evrimi ise milyonlarca yıl süren uzun ve karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, dünyanın ve içindeki her şeyin altı günde yaratıldığı iddiası bilimsel gerçeklerle çelişmektedir. 2
Tevrattaki Mucizeler: Adem ve Havva’nın Yaratılışı
RAB Tanrı Adem’i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu. (Yaratılış 2:7)
Sonra RAB Tanrı, “Adem’in yalnız olması iyi değil” dedi, “Ona uygun bir yardımcı yaratacağım.” RAB Tanrı topraktan her türlü yabanıl hayvanı, her türlü gökteki kuşu yaptı. Onları Adem’e getirdi, ne ad vereceğini görsün diye. Adem her birine ne ad verdiyse, o canlı o adla anıldı. Adem bütün davarlara, gökteki kuşlara, bütün yabanıl hayvanlara ad verdi. Ama kendisi için uygun bir yardımcı bulunamadı. (Yaratılış 2:18-20)
Bunun üzerine RAB Tanrı, Adem’e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapadı. RAB Tanrı, Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yarattı ve onu Adem’e getirdi. (Yaratılış 2:21-22)
Musevilik Öncesi Benzer Anlatılar:
Sümer mitolojisindeki Enki ve Ninhursag hikayesi, Adem ve Havva anlatısına benzerlikler taşımaktadır. Bu hikayede de tanrı Enki, topraktan insanı yaratır ve tanrıça Ninhursag, insanın üremesini sağlar. Ancak bu hikaye, Tevrat’taki anlatıdan farklı olarak daha çok doğurganlık ve tarımla ilgili temalar içerir. 1
Bilimle Çelişkiler:
Modern bilimsel anlayışa göre, insanın kökeni milyonlarca yıl süren evrimsel bir süreçle açıklanmaktadır. Bu süreçte, insanın ataları olan primat türleri doğal seleksiyon ve genetik mutasyonlar yoluyla kademeli olarak değişime uğramıştır. Dolayısıyla, insanın topraktan ve kaburga kemiğinden yaratıldığına dair anlatı, bilimsel gerçeklerle çelişmektedir.3
Tevrattaki Mucizeler: Nuh Tufanı ve Nuh’un Gemisinin Kurtuluşu
Ve RAB gördü ki, yeryüzünde adamın kötülüğü çoktu, ve her gün yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötü idi. Ve RAB yeryüzünde adamı yaptığına nadim oldu, ve yüreğinde acı duydu. Ve RAB dedi: Yarattığım adamı, adamdan hayvana, sürünen hayvana, ve göklerin kuşuna kadar, yeryüzünden sileceğim; çünkü onları yaptığım için nadim oldum. (Tekvin 6:5-7)
Fakat Nuh RAB’bin gözünde lütuf buldu. (Tekvin 6:8)
Musevilikten Önce Benzer Konular:
Nuh Tufanı anlatısına benzer temalar, Mezopotamya’da Sümer ve Babil gibi daha eski uygarlıklarda da bulunmaktadır. Özellikle Sümer mitolojisindeki Utnapiştim ve Babil mitolojisindeki Atrahasis destanları, Nuh Tufanı anlatısına benzerlikler gösterir. Bu destanlarda da tanrılar insanlardan memnun kalmayıp tufan gönderir ve seçilmiş bir kişiye gemi yapmasını emreder. 4
Olayın Bilimle Ters Düşmesi:
Nuh Tufanı anlatısı, bilimsel gerçeklikten ziyade dini ve mitolojik bir anlatıdır. Bilimsel olarak, tüm dünyayı kaplayacak bir tufanın jeolojik ve arkeolojik kanıtları bulunmamaktadır. Ayrıca, tüm hayvan türlerinin tek bir gemide toplanması ve hayatta kalması da biyolojik olarak imkansızdır.
Ancak, Nuh Tufanı anlatısı, insanın hataları, ilahi adalet, kurtuluş ve yeni bir başlangıç gibi evrensel temaları sembolik bir dille anlatması açısından önemlidir. Bu yönüyle dini ve kültürel açıdan değerli bir anlatı olarak kabul edilir.
Tevrattaki Mucizeler: Babil Kulesi’nin İnşası ve Tanrı’nın İnsanları Farklı Dillere Ayırması
Ve bütün yeryüzünün dili bir ve sözleri birdi. Ve şarktan göçerlerken Şinar diyarında bir ova buldular, ve orada oturdular. Ve birbirlerine dediler: Gelin, kerpiç yapalım, ve iyice pişirelim. Ve taş yerine kerpiçleri, ve harç yerine ziftleri vardı.
Ve dediler: Gelin kendimize bir şehir ve başı göklere erişecek bir kule yapalım; ve bütün yeryüzüne dağılmayalım diye kendimize bir nam yapalım. Ve RAB adam oğullarının yaptıkları şehri ve kuleyi görmek için indi. Ve RAB dedi: İşte, kavm birdir, ve hepsinin dili birdir; ve bunu yapmağa başladılar, ve şimdi yapmak istedikleri şeyden geri kalmayacaklar.
Gelin, inelim, ve orada dillerini karıştıralım ki, biribirinin dilini anlamasınlar. Ve RAB onları oradan bütün yeryüzüne dağıttı; ve şehrin yapımını bıraktılar. Bunun için onun adı Babil konuldu; çünkü RAB orada bütün yeryüzünün dilini karıştırdı, ve RAB onları oradan bütün yeryüzüne dağıttı. (Tekvin, Bap 11:1-9 )
Musevilikten Önce Benzer Konular:
Babil Kulesi anlatısına benzer temalar, Mezopotamya’daki Sümer ve Babil gibi daha eski uygarlıklarda da bulunmaktadır. Özellikle Sümer mitolojisindeki Enmerkar und Aratta Lordu destanı, tanrıların insanın gücünden çekinerek dillerini karıştırması motifini içerir.
Olayın Bilimle Ters Düşmesi:
Babil Kulesi anlatısı, bilimsel gerçeklikten ziyade dini ve mitolojik bir anlatıdır. Dilbilim açısından, dillerin kökeni ve çeşitlenmesi, uzun süreli ve karmaşık bir süreçtir ve tek bir olayla açıklanamaz. Ayrıca, arkeolojik olarak Babil Kulesi’ne dair kesin kanıtlar bulunmamaktadır. Şu an için sadece bir efsaneden ibarettir.
Ancak, Babil Kulesi anlatısı, insanın kibri, tanrıya karşı gelme çabası, iletişimin önemi ve kültürel çeşitlilik gibi evrensel temaları sembolik bir dille anlatması açısından önemlidir. Bu yönüyle dini ve kültürel açıdan değerli bir anlatı olarak kabul edilir.
Tevrattaki Mucizeler: İbrahim ve Sara’nın Yaşlılıklarında İshak’ın Doğması
Ve Allah İbrahim’e dedi: Karın Saray’a gelince, onun adını artık Saray koymayacaksın, fakat onun adı Sara olacaktır. Ve onu bereketli kılacağım, ve ondan sana bir oğul vereceğim; onu bereketli kılacağım, ve milletlerin anası olacaktır; kavmların kralları ondan çıkacaktır. (Tekvin 17:15-16)
Ve ona dediler: Gelecek sene bu vakitte mutlaka döneceğim, ve karın Sara’nın bir oğlu olacaktır. Ve Sara çadırın kapısında, onun arkasında dinliyordu. Ve İbrahim ile Sara yaşlı idiler, ilerlemiş yaşta idiler; Sara’nın kadınlığa göre âdeti kesilmişti. Ve Sara kendi kendine güldü, ve dedi: Ben ihtiyarladıktan sonra zevkim olacak mı? ve efendim de ihtiyarladı. (Tekvin 18:10-12)
Ve RAB Sara’ya söylediği gibi yaptı, ve RAB Sara’ya vaat ettiği gibi davrandı. Ve Sara gebe kaldı, ve İbrahim’in ihtiyarlığında, onunla konuştuğu kararlaştırılan zamanda ona bir oğul doğurdu. Ve İbrahim karısı Sara’nın kendisine doğurduğu oğula İshak adını koydu. (Tekvin 21:1-3)
Musevilikten Önce Benzer Konular:
Musevilik öncesi dönemde yaşlı kadınların çocuk doğurması ile ilgili benzer anlatılar farklı kültürlerde mevcuttur. Örneğin, Antik Yunan mitolojisinde tanrıça Hera’nın yaşlı bir kadına çocuk doğurma yeteneği verdiği anlatılır.
Olayın Bilimle Ters Düşmesi:
İleri yaşlarda, özellikle menopoz sonrası doğal yollarla gebe kalmak ve sağlıklı bir çocuk doğurmak günümüz tıbbi bilgisiyle mümkün değildir. Bu nedenle İshak’ın doğumu, tıbbi ve biyolojik gerçeklikten ziyade dini bir mucize olarak kabul edilir.
Tevrattaki Mucizeler: Sodom ve Gomorra’nın Yıkımı ve Lut’un Kurtuluşu
Ve adamlar oradan dönüp Sodom’a doğru gittiler; ve İbrahim RAB’bin önünde duruyordu. Ve İbrahim yaklaştı, ve dedi: Doğruyu da mı kötü ile beraber helâk edeceksin? Belki şehirde elli doğru varsa, yeri onların yüzü uğrunda bağışlamayacak mısın? Onun içindeki elli doğruyu helâk etmeyi, ve doğruyu kötü ile beraber helâk etmeyi senden uzak olsun! Doğru ile kötüyü bir tutmak senden uzak olsun! Bütün dünyayı yaratan, adalet etmez mi? (Tekvin 18:22-25)
Ve RAB Sodom ve Gomorra üzerine kükürtlü ve ateşli yağmur yağdırdı. Ve bu şehirleri, ve bütün ovayı, ve şehirlerin bütün жителейlerini, ve yerin bitkisini altüst etti. Fakat karısı arkasına baktı, ve tuz direği oldu. (Tekvin 19:24-26)
Musevilikten Önce Benzer Konular:
Sodom ve Gomorra’nın yıkımına benzer temalar, Mezopotamya’daki diğer antik metinlerde bulunmamaktadır. Ancak, bazı arkeologlar ve tarihçiler, Ölü Deniz yakınlarındaki bazı yerleşim yerlerindeki yıkım katmanlarının, doğal afetler veya savaşlar sonucu olabileceğini öne sürmektedir.
Olayın Bilimle Ters Düşmesi:
Sodom ve Gomorra’nın yıkımının anlatıldığı şekliyle, gökten ateş ve kükürt yağması gibi doğaüstü olaylar içermesi, bilimsel açıklamalarla çelişmektedir. Jeolojik olarak, bölgede volkanik aktivite veya meteor düşmesi gibi olaylara dair kanıtlar bulunmamaktadır. Ancak, bazı bilim insanları, deprem veya doğal gaz patlaması gibi doğal afetlerin, anlatılanlara benzer bir yıkıma yol açmış olabileceğini düşünmektedir.
Tevrattaki Mucizeler: Musa’nın Doğuşu ve Firavun’un Kızı Tarafından Evlat Edinilmesi
Ve bir adam Levi oğullarından gidip Levi kızlarından birini aldı. Ve kadın gebe kaldı ve bir oğul doğurdu; ve onu üç ay sakladı. Ve onu daha fazla saklayamadığı zaman, ona bir saz sandık aldı ve onu zift ve katranla sıvadı ve çocuğu içine koydu ve onu nehrin kenarındaki sazlara bıraktı. Ve kız kardeşi uzakta durdu, çocuğa ne olacağını görmek için.
Ve Firavun’un kızı yıkanmak için nehre indi; ve kızları nehir kenarında yürüyordu; ve sazlar arasında sandığı gördü ve cariyesini gönderip onu getirdi. Ve onu açtı ve çocuğu gördü ve işte, çocuk ağlıyordu; ve ona acıdı ve dedi: Bu İbrani çocuklarından biridir. O zaman kız kardeşi Firavun’un kızına dedi: Gidip senin için İbrani kadınlarından bir sütanne çağırayım mı, sana çocuğu emzirsin diye? Ve Firavun’un kızı ona dedi: Git.
Ve kız gidip çocuğun annesini çağırdı. Ve Firavun’un kızı ona dedi: Bu çocuğu götür ve onu benim için emzir ve ben sana ücretini vereceğim. Ve kadın çocuğu götürdü ve onu emzirdi. Ve çocuk büyüdü ve onu Firavun’un kızına getirdi ve o ona oğul oldu. Ve ona Musa adını verdi; çünkü onu sudan çıkardım dedi. (Çıkış 2:1-10)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Musa’nın hikayesiyle benzerlikler taşıyan başka mitolojik anlatılar da mevcuttur. Örneğin Sümer mitolojisindeki Sargon’un hikayesi, bir sepete konularak nehre bırakılan ve daha sonra bir bahçıvan tarafından bulunup büyütülen bir kralın öyküsünü anlatır. Ancak, bu hikayeler Musa’nın hikayesinden önce yazıldıkları için doğrudan bir etkileşimden bahsetmek zordur.
Mucize ve Bilim:
Musa’nın nehirde bulunması ve hayatta kalması, dini metinlerde bir mucize olarak kabul edilir. Ancak, bilimsel açıdan bakıldığında, bu olayın gerçekleşme olasılığı oldukça düşüktür. Bebeklerin uzun süre suda hayatta kalması pek mümkün değildir. Ayrıca, Firavun’un kızının nehirde yıkanması ve Musa’yı bulması da tesadüflerin ötesinde bir durum olarak görülebilir.
Tevrattaki Mucizeler: Peygamber Musa’nın Yanan Çalıda Tanrı’yı Görmesi
Musa, kayınpederi Midyanlı rahip Yetro’nun sürüsünü güdüyordu. Sürüyü çölün batı yakasına doğru götürdü ve Tanrı’nın dağına, Horeb’e vardı. RAB’bin meleği, çalılığın ortasında yanan bir ateş şeklinde ona göründü. Musa baktı, çalı yanıyor, ama tükenmiyordu. “Bu harika bir şey” diye düşündü.
“Gidip bu olağanüstü çalıyı daha yakından inceleyeyim.” RAB, Musa’nın çalıyı incelemeye gittiğini görünce, çalının ortasından ona, “Musa, Musa!” diye seslendi. Musa, “Buyur!” dedi. Tanrı, “Daha fazla yaklaşma!” dedi, “Çarıklarını çıkar, çünkü bastığın yer kutsal topraktır. Ben, babanın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım.” Bunun üzerine Musa yüzünü kapadı, çünkü Tanrı’ya bakmaya korkuyordu. (Çıkış 3:1-6)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Musa’nın yanan çalıda Tanrı’yı görmesi gibi doğaüstü olaylara, farklı kültürlerin mitolojilerinde de rastlanır. Örneğin, Yunan mitolojisinde Zeus’un çeşitli şekillerde insanlara göründüğü anlatılır.
Mucize ve Bilim:
Yanan çalı mucizesi, bilimsel açıdan açıklanması zor bir olaydır. Bir bitkinin yanarken tükenmemesi, doğal yasalarla çelişmektedir. Bu tür olaylar, genellikle dini inançlar bağlamında değerlendirilir ve doğaüstü güçlerin varlığına kanıt olarak kabul edilir.
Tevrattaki Mucizeler: Mısır’ı Vuran 10 Bela 5
RAB Musa’ya, “Firavun’a git ve ona de ki, ‘İbraniler’in Tanrısı RAB diyor ki, halkımı bırak da bana ibadet etsinler. Eğer onları bırakmazsan, bütün ülkeni kurbağalarla cezalandıracağım. Nil kurbağalarla kaynayacak. Kurbağalar çıkıp evine, yatak odana, yatağına, görevlilerinin ve halkının evlerine, fırınlarına, hamur teknelerine girecekler. Kurbağalar sana, halkına, bütün görevlilerine üşüşecekler.'” (Çıkış 7:26-29)
Mısır’ı vuran 10 bela şunlardır:
- Nil’in Kana Dönüşmesi: Nil Nehri ve bütün su kaynakları kana dönüşür, balıklar ölür ve su içilemez hale gelir. (Çıkış 7:14-25)
- Kurbağa İstilası: Mısır’ı sayısız kurbağa basar, evlere, yataklara ve hatta yiyeceklere kadar her yere yayılırlar. (Çıkış 8:1-15)
- Sinek (Bit) İstilası: İnsanların ve hayvanların üzerine sayısız sinek (bit) üşüşür. (Çıkış 8:16-28)
- Hayvan Sineği (At Sineği) Vebası: Mısır’a istilacı hayvan sinekleri (at sinekleri) musallat olur, insanları ve hayvanları rahatsız ederler. (Çıkış 8:20-32)
- Hayvanların Ölümü: Mısırlıların hayvanları hastalanıp ölür, ancak İsrailoğulları’nın hayvanları zarar görmez. (Çıkış 9:1-7)
- Çıban Vebası: Mısırlıların ve hayvanların vücutlarında ağrılı çıbanlar çıkar. (Çıkış 9:8-12)
- Dolu Vebası: Mısır’a şiddetli bir dolu yağar, ekinleri ve ağaçları mahveder. (Çıkış 9:13-35)
- Çekirge Vebası: Mısır’ı sayısız çekirge istila eder, geriye kalan ekinleri de yerler. (Çıkış 10:1-20)
- Karanlık Vebası: Mısır’ı üç gün boyunca zifiri bir karanlık kaplar, ancak İsrailoğulları’nın yaşadığı yerlerde ışık olur. (Çıkış 10:21-29)
- İlk Doğanların Ölümü: Mısırlıların bütün ilk doğanları, hatta hayvanların ilk doğanları bile ölür, ancak İsrailoğulları’nın ilk doğanları zarar görmez. (Çıkış 11:1-10)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Mısır’ı vuran 10 bela gibi felaketler, farklı kültürlerin mitolojilerinde ve tarihi kayıtlarında da yer alır. (eklenecek)
Mucize ve Bilim:
Mısır’ı vuran 10 bela, bilimsel açıdan açıklanması zor olaylardır. Nil’in kana dönüşmesi, kurbağa ve sinek istilası, hayvanların ölümü, çıban ve dolu gibi felaketler, doğal afetlerle ilişkilendirilebilir. Ancak, bu felaketlerin ardışık olarak gerçekleşmesi ve sadece Mısırlıları etkilemesi, dini metinlerde Tanrı’nın gücünü gösteren mucizeler olarak yorumlanır.
Tevrattaki Mucizeler: Kızıldeniz’in Yarılması ve İsrailoğulları’nın Geçişi
Musa elini deniz üzerine uzattı ve RAB bütün gece şiddetli bir doğu rüzgarıyla denizi geri çekti. Sular ikiye ayrıldı ve denizde kuru bir yol oluştu. İsrailliler denizin ortasından, kuru toprak üzerinde yürüdüler. Sular sağlarında ve sollarında birer duvar gibiydi. (Çıkış 14:21-22)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Kızıldeniz’in yarılması gibi doğaüstü olaylara, farklı kültürlerin mitolojilerinde de rastlanır. Örneğin, Yunan mitolojisinde Poseidon’un denizi ikiye ayırdığı anlatılır.
Mucize ve Bilim:
Kızıldeniz’in yarılması mucizesi, bilimsel açıdan açıklanması zor bir olaydır. Denizlerin rüzgar etkisiyle tamamen ikiye ayrılması ve kuru bir yol oluşması, doğal yasalarla çelişmektedir.
Bilimsel Açıklamalar:
Bazı bilim insanları, Kızıldeniz’in yarılması olayını doğal fenomenlerle açıklamaya çalışmışlardır. Örneğin, güçlü bir rüzgarın sığ bir bölgedeki suyu geri çekerek geçici bir yol açabileceği öne sürülmüştür. Ancak, bu tür açıklamalar, olayın büyüklüğü ve İncil’deki anlatımla tam olarak uyuşmamakla beraber o şiddette bir rüzgarın denizi ikiye ayırması ve insanlara zarar vermemesi zaten düşünülemez.
Tevrattaki Mucizeler: Manna ve Bıldırcın Yağmuru ile İsrailoğulları’nın Beslenmesi
Akşamleyin bıldırcınlar gelip ordugahı kapladı. Sabahleyin de ordugahın çevresinde çiy vardı. Çiy kalkınca, çölün yüzeyinde ince pullar, kırağıya benzer ince pullar vardı. İsrailliler bunu görünce birbirlerine, “Bu nedir?” diye sordular. Çünkü ne olduğunu bilmiyorlardı. Musa onlara, “Bu, RAB’bin size yiyecek olarak verdiği ekmektir” dedi. (Çıkış 16:13-15)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Manna ve bıldırcın yağmuru gibi doğaüstü olaylara, farklı kültürlerin mitolojilerinde de rastlanır. Örneğin, Yunan mitolojisinde Zeus’un insanlara ambrosia (tanrıların yiyeceği) gönderdiği anlatılır.
Mucize ve Bilim:
Manna ve bıldırcın yağmuru mucizesi, bilimsel açıdan açıklanması zor bir olaydır. Gökyüzünden yiyecek yağması, doğal yasalarla çelişmektedir. Manna’nın ne olduğu konusunda çeşitli teoriler öne sürülmüş olsa da (örneğin, bazı böceklerin salgıladığı tatlı bir madde), bu teoriler İncil’deki anlatımla tam olarak uyuşmamaktadır. Bıldırcın yağmuru ise, göç eden kuşların bazen büyük sürüler halinde belirli bölgelere inmesiyle açıklanabilir. Ancak, bu durumun İsrailoğulları’nı uzun süre besleyecek kadar düzenli ve yeterli olması pek olası değildir. Bir bıldırcın sürüsü ne kadar olabilir diye araştırmayı size bırakıyorum ayrıca.
Tevrattaki Mucizeler: Musa’nın Asasının Yılana Dönüşmesi
RAB ona, “Elindeki nedir?” diye sordu. Musa, “Asa” diye yanıtladı. RAB, “Onu yere at” dedi. Musa da yere attı. Asa yere düşünce yılana dönüştü. Musa yılandan kaçtı. RAB Musa’ya, “Elini uzat, yılanı kuyruğundan tut” dedi. Musa elini uzatıp yılanı tuttu. Yılan onun elinde yeniden asa oldu. (Çıkış 4:2-4)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Musa’nın asasının yılana dönüşmesi gibi doğaüstü olaylara, farklı kültürlerin mitolojilerinde de rastlanır. Örneğin, Yunan mitolojisinde Hermes’in elindeki asanın iki yılanla çevrili olduğu tasvir edilir.
Mucize ve Bilim:
Musa’nın asasının yılana dönüşmesi mucizesi, bilimsel açıdan ele almak bile akla aykırıdır.. Bir cismin aniden başka bir canlıya dönüşmesi, doğal yasalarla çelişmekle beraber ancak illüzyon ile anlatımı yapılabilir. Kaldı ki kırk beş yıllık hayatımda şapkadan tavşan çıkaran illüzyonist gördüm ama asa atıp yılana çeviren birisine denk gelmedim.
Tevrattaki Mucizeler: Harun’un Asasının Çiçek Açması
RAB Musa’ya, “Harun’un asasını yeniden Tanıklık Sandığı’nın önüne koy” dedi, “İsrailliler’in başkaldırdıklarına karşı bir kanıt olsun. Öyle ki, sızlanmaları son bulsun ve ölmesinler.” Musa öyle yaptı. RAB’bin buyurduğu gibi Harun’un asasını Tanıklık Sandığı’nın önüne koydu. Ertesi gün Musa Tanıklık Çadırı’na girince ne görsün, Levi oymağının simgesi olan Harun’un asası tomurcuklanmış, çiçek açmış, olgun bademler vermişti. (Sayılar 17:8-10)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Harun’un asasının çiçek açmasına benzer bir olayın Musevilik öncesinde kayıtlara geçtiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bu olay, özellikle Musevi inancında Tanrı’nın gücünü ve Harun’un rahip olarak seçilmişliğini gösteren bir mucize olarak kabul edilir. 6
Mucize ve Bilim:
Harun’un kuru bir sopanın bir gecede çiçek açıp meyve vermesi olayı, doğal süreçlere ve bilimsel açıklamalara aykırıdır. Bu tür olaylar, inanç temelli olup doğaüstü açıklamalara dayanır. Bilim, gözlem ve deneylere dayalı olarak doğayı açıklamaya çalışırken, dini inançlar daha çok manevi ve ahlaki değerlere odaklanır. Bu nedenle, Harun’un asasının çiçek açması gibi olaylar bilimsel yöntemlerle açıklanamaz ve bu iki alan farklı perspektiflerden ele alınmalıdır.
Tevrattaki Mucizeler: İsrailoğulları’nın Çölde Bronz Yılan Tarafından Sokulması ve Tanrı’nın Onları İyileştirmesi
Halk Tanrı’ya ve Musa’ya karşı söylenmeye başladı: “Bizi neden Mısır’dan çıkardınız?” dediler, “Bizi, çocuklarımızı ve hayvanlarımızı susuzluktan öldürmek için mi bu çöle getirdiniz?” Musa RAB’be yakardı: “Bu halka ne yapayım? Az kaldı beni taşlayacaklar!” RAB, “Halkın önünden git” dedi, “İsrailliler’in ileri gelenlerinden birkaçını yanına al, elindeki değneği de alıp yola çık. Kayalık olan Hor Dağı’na varınca, gözlerinin önünde kayaya vuracaksın. Kayadan su fışkıracak, halk ve hayvanları su içecek.” Musa RAB’bin buyruğunu yerine getirdi. Ama Musa ve Harun’un bu yaptığını RAB’bin önünde kutsal saymadılar.
Bu yüzden oraya “Meriba” ve “Massa” adını verdiler. Çünkü İsrailliler RAB’be karşı geldiler, RAB’bin kendilerine orada görünmesini istediler. RAB Musa’ya, “Bronzdan bir yılan yapıp bir sırığa tak” dedi, “Yılan tarafından sokulup da ona bakan herkes yaşayacak.” Musa bronzdan bir yılan yapıp bir sırığa taktı. Yılan tarafından sokulup da bronza bakınca yaşardı. (Sayılar 21:5-9)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
İsrailoğulları’nın çölde yılanlar tarafından sokulması ve bronz yılana bakarak iyileşmelerine benzer bir olayın Musevilik öncesinde kayıtlara geçtiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bu olay, Musevi inancında Tanrı’nın gücünü ve merhametini gösteren bir mucize olarak kabul edilir. 7
Mucize ve Bilim:
Bronz bir heykele bakarak yılan sokmasından iyileşme olayı, bilimsel açıklamalara ve tıbbi bilgilere aykırıdır. Yılan zehirlenmesi ciddi bir durumdur ve tıbbi müdahale gerektirir. Bu tür olaylar, inanç temelli olup doğaüstü açıklamalara dayanır. Bilim, gözlem ve deneylere dayalı olarak doğayı açıklamaya çalışırken, dini inançlar daha çok manevi ve ahlaki değerlere odaklanır. Bu nedenle, bronz yılana bakarak iyileşme olayı bilimsel yöntemlerle açıklanamaz ve bu iki alan farklı perspektiflerden ele alınmalıdır.
Tevrattaki Mucizeler: Balaam’ın Eşeğinin Konuşması
“Eşek, ‘Sana ne yaptım ki, bana vuruyorsun?’ diye sordu. Balam eşeğe, ‘Benimle alay ettin. Elimde bir kılıç olsaydı, seni şimdi öldürürdüm!’ dedi. Eşek, ‘Ben senin yıllardır bindiğin eşeğin değil miyim? Sana hiç böyle bir şey yaptım mı?’ diye karşılık verdi. Balam, ‘Hayır’ dedi.” (Sayılar 22:28-30)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Musevilik öncesi dönemde hayvanların konuştuğuna dair doğrudan paralel bir olay bulunmamakla birlikte, bazı mitolojilerde ve folklorik anlatılarda hayvanların insanlarla iletişim kurduğu, hatta kehanette bulunduğu hikayeler yer alır. Ancak, bunlar genellikle sembolik ve alegorik anlamlar taşır.
Mucizenin Bilimle Çelişkisi:
Balaam’ın eşeğinin konuşması, doğa yasalarına aykırı bir olaydır. Bilimsel açıdan, hayvanların insanlarla aynı şekilde iletişim kurması mümkün değildir. Hayvanların iletişim biçimleri, türlerine özgü sesler, vücut dili ve kokular gibi farklı yöntemlerle sınırlıdır. Bu mucizevi olay, dini inanç ve öğreti bağlamında değerlendirilmelidir.
Tevrattaki Mucizeler: Musa’nın Kardeşi Miryam’ın Cüzzam Olması ve Tanrı’nın Onu İyileştirmesi
“Miryam ve Harun, Musa’nın Kuşlu bir kadınla evlenmesinden ötürü ona karşı konuştular. ‘RAB yalnız Musa’yla mı konuştu?’ dediler, ‘Bizimle de konuşmadı mı?’ RAB bunu duydu. Miryam’a beyaz bir cüzam vurdu; kar gibi oldu.” (Sayılar 12:1-2, 10)
“RAB Musa’ya, ‘Onu yedi gün ordugâhın dışında tutun’ dedi, ‘Sonra yeniden ordugâha kabul edilsin.’ Böylece Miryam yedi gün ordugâhın dışında tutuldu. Halk Miryam ordugâha dönünceye dek yola çıkmadı.” (Sayılar 12:14-15)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Musevilik öncesi dönemde cüzzam hastalığının ilahi bir müdahale ile iyileştirildiğine dair doğrudan bir paralel bulunmamakla birlikte, bazı antik metinlerde ve mitolojilerde tanrıların veya tanrısal varlıkların hastalıkları iyileştirdiği hikayeler yer alır. Ancak, bunlar genellikle sembolik ve alegorik anlamlar taşır.
Mucizenin Bilimle Çelişkisi:
Cüzzam, uzun süreli tedavi gerektiren ve kendiliğinden iyileşmeyen bir hastalıktır. Miryam’ın yedi gün gibi kısa bir sürede iyileşmesi, modern tıbbi bilgilerle açıklanamaz.
Tevrattaki Mucizeler: Eriha Surları’nın Yıkılması
“Yedinci gün, sabah erkenden kalkıp aynı düzeni izleyerek kentin çevresinde yedi kez dolaştılar. Yalnız o gün kentin çevresinde yedi kez dolaştılar. Yedinci kez, kâhinler boruları çalarken, Yeşu halka, ‘Bağırın!’ diye buyruk verdi, ‘RAB kenti size verdi.'” (Yeşu 6:15-16)
“Boru sesi duyulur duyulmaz bütün halk var gücüyle bağırdı. Surlar yerle bir oldu. Herkes dosdoğru kente girdi ve kenti ele geçirdi.” (Yeşu 6:20)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Eriha surlarının yıkılışı gibi doğaüstü bir müdahale ile yıkıldığına dair Musevilik öncesi dönemden bir kayıt bulunmamaktadır. Sadece burada gördüğüm bir olaydan ibarettir. 8
Mucizenin Bilimle Çelişkisi:
Surların sadece boru sesleri ve insanların bağırmasıyla yıkılması, fiziksel yasalarla açıklanamaz. Ses dalgalarının yıkıcı gücü sınırlıdır ve böylesine büyük bir yapıyı yıkması zaten mümkün değildir. Bu hikaye baya bir garip.
Tevrattaki Mucizeler: Yeşu’nun Güneş’i Durdurması
“Ey güneş, Gibeon üzerinde dur! Ey ay, sen de Ay Vadisi’nde dur! Güneş ve ay, halk düşmanlarından öç alınıncaya dek durdular. Bu olay Yaşar Kitabı’nda yazılıdır. Güneş göğün ortasında durdu, hemen hemen bütün gün batmadı.” (Yeşu 10:12-13)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Güneşin durdurulması gibi doğaüstü bir olaya dair Musevilik öncesi dönemden herhangi bir kayıt bulunmamaktadır.
Mucizenin Bilimle Çelişkisi:
Güneşin durması, Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşünün durması anlamına gelir. Bu durum, gezegenimizdeki tüm fiziksel dengeleri altüst eder ve yaşamı imkansız hale getirir. Ayrıca, güneş sisteminin işleyişine de aykırıdır. Bu nedenle, bu olay bilimsel olarak mümkün değildir.
Tevrattaki Mucizeler: Gideon’un 300 Askerle Midyanlıları Yenmesi 9
“RAB, Gideon’a, ‘Seninle birlikte olanlar çok fazla’ dedi, ‘Onlarla Midyanlıları elime teslim edemem. İsrailliler, ‘Kendi gücümüzle kurtulduk’ diyerek benimle övünebilirler. Şimdi halka duyur: ‘Korkak olan, çekinip dönen Gilead Dağı’ndan ayrılsın.'” (Hakimler 7:2-3)
“Geceleyin RAB Gideon’a, ‘Kalk, Midyanlıların ordugâhına saldır’ dedi, ‘Çünkü onu senin eline teslim ettim. Ama saldırmaktan korkuyorsan, uşağın Pura’yı yanına al ve ordugâha in. Orada konuşulanları duyacaksın. Bundan sonra Midyanlıların ordugâhına saldırma cesaretini bulacaksın.'” (Hakimler 7:9-11)
“Gideon ve yanındaki yüz kişi, gece yarısı nöbet değişimi sırasında Midyanlıların ordugâhına vardılar. Borularını çalıp ellerindeki testileri kırdılar. Üç bölük de borularını çalıp testileri kırdı. Meşaleleri sol ellerinde, boruları sağ ellerinde tutarak, ‘RAB’bin ve Gideon’un kılıcı!’ diye bağırdılar.” (Hakimler 7:19-20)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Antik dönemde sayıca az olan orduların daha büyük orduları yenmesi tarihte sıkça görülen bir durumdur. Ancak, Gideon’un zaferi gibi doğaüstü bir müdahale ile kazanıldığına dair Musevilik öncesi dönemden bir kayıt bulunmamaktadır.
Mucizenin Bilimle Çelişkisi:
300 kişilik bir ordunun, iyi organize olmuş ve sayıca çok daha fazla olan bir orduyu yenmesi, askeri strateji ve taktikler açısından düşük bir ihtimaldir. Gideon’un zaferi, dini inanç bağlamında Tanrı’nın müdahalesi olarak yorumlanır ve bu nedenle bilimsel açıklamalarla tam olarak örtüşmez.
Tevrattaki Mucizeler: Şamson’un Tanrı Vergisi Gücü
“RAB’bin Ruhu Şamson’u güçlü bir coşkuyla doldurdu. Şamson aslanı, insanın bir oğlak yavrusunu parçalaması gibi, çıplak elleriyle parçaladı.” (Hakimler 14:6)
“Şamson Gazze’ye gitti. Orada bir fahişe görüp onun yanına girdi. Gazzeliler, ‘Şamson buraya geldi’ diye duyurup bütün gece onu pusuya düşürmek için kentin kapısında beklediler. ‘Sabah olunca onu öldürürüz’ diye kendi aralarında konuştular. Şamson gece yarısına kadar uyudu. Sonra kalkıp kentin kapısını kanatlarıyla, iki yan direğiyle birlikte yerinden söktü. Omuzlarına alıp onları Hebron karşısındaki dağın tepesine taşıdı.” (Hakimler 16:1-3)
“Filistliler büyük bir sevinçle Şamson’u yakalamışlardı. Onu Gazze’den getirip zincirlerle bağladılar ve değirmende çalıştırdılar.” (Hakimler 16:21)
“Şamson, ‘Ya Rab, beni anımsa! Tanrım, yalvarırım, bu kez beni güçlü kıl. Filistliler’den iki gözümün acısını bir defada alayım.’ Şamson binanın iki orta direğine, birine sağ, öbürüne sol eliyle dayanarak, ‘Canım Filistliler’le birlikte çıksın!’ dedi ve bütün gücüyle direklere yüklendi. Bina beylerin ve içerdeki bütün halkın üzerine çöktü. Böylece Şamson ölürken öldürdüğü insanların sayısı, yaşarken öldürdüklerinden daha çok oldu.” (Hakimler 16:28-30)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Antik mitolojilerde doğaüstü güçlere sahip kahramanlar sıkça görülür. Örneğin, Yunan mitolojisinde Herakles veya Gılgamış Destanı’ndaki Gılgamış gibi karakterler, insanüstü güçleriyle tanınırlar. Ancak, Şamson’un gücünün doğrudan kaynağı Tanrı’ya bağlanır ve bu yönüyle benzersizdir.
Mucizenin Bilimle Çelişkisi:
Şamson’un gösterdiği güç, insan fizyolojisinin sınırlarını aşar. Bir insanın çıplak elle aslanı parçalayabilmesi, kent kapısını yerinden sökebilmesi veya bir binayı yıkabilmesi mümkün değildir. Bu olay, dini inanç bağlamında Tanrı’nın Şamson’a verdiği özel bir güç olarak yorumlanır ve bu nedenle bilimsel açıklamalarla tam olarak örtüşmez.
Tevrattaki Mucizeler: Davut’un Golyat’ı Yenmesi
“Davut elini torbaya daldırıp bir taş çıkardı ve sapanla fırlattı; taşı Filistlinin alnına vurdu. Taş alnına saplandı ve adam yüzüstü yere yıkıldı.” (1. Samuel 17:49)
Tevrat’ta Geçen Metin:
Genç çoban Davut, İsrail ordusunun Filistlilerle savaştığı sırada, dev savaşçı Golyat’ın meydan okumasını kabul eder. Davut, sapan ve taşla donanmış olarak Golyat’a karşı çıkar ve onu alnından vurup devi yere serer. Ardından Golyat’ın kendi kılıcıyla başını keserek İsrail’e zafer kazandırır. (1. Samuel 17)
Musevilik Öncesinde Benzer Konular:
Davut ve Golyat hikayesi, kahramanlık ve inanç temalarını işleyen evrensel bir anlatı olarak, farklı kültürlerde benzer motiflere sahip hikayelerle karşılaştırılabilir. Örneğin, Yunan mitolojisindeki Theseus ve Minotaur hikayesi, güçsüz bir kahramanın daha güçlü bir düşmanı yenmesini konu alır.
Mucizenin Bilimle Ters Düşmesi:
Davut’un Golyat gibi iri ve deneyimli bir savaşçıyı sadece bir sapan ve taşla yenmesi, askeri strateji ve fizik kuralları açısından düşük bir olasılıktır. Ancak, dini metinlerde bu olay, Tanrı’nın yardımı ve inancın gücüyle açıklanan bir mucize olarak kabul edilir.
Tevrattaki Mucizeler: İlyas’ın Göğe Yükselişi
“Onlar yürürlerken konuşuyorlardı ki, birdenbire ateşten bir araba ve ateşten atlar ikisini birbirinden ayırdı. İlyas da bir kasırga içinde göğe yükseldi.” (2. Krallar 2:11)
Musevilik Öncesinde Benzer Konular:
Musevilik öncesinde, Sümer mitolojisinde Gılgamış destanında yer alan Utnapiştim karakteri, tanrılar tarafından ölümsüzlüğe kavuşturulmuş ve benzer bir şekilde göğe yükseltilmiştir. Ancak bu anlatı, İlyas’ın yükselişinden farklı olarak, bir tufan hikayesi bağlamında geçer ve farklı bir kültürel ve dini arka plana sahiptir.
Mucizenin Bilimle Ters Düşmesi:
İlyas’ın ateşten bir araba ve atlarla göğe yükselmesi olayı, bilimsel yasalarla açıklanamayan doğaüstü bir olaydır.
Tevrattaki Mucizeler: Daniel’in Aslanlar İninde Hayatta Kalması
“Kral Darius, Med İmparatorluğu’nun başına geçmişti. Saltanatının ilk yılında Daniel, Yeremya peygamberin yazılarını okuyarak Yeruşalim’in ıssız kalacağı yetmiş yılın tamamlanmak üzere olduğunu anladı. Bunun üzerine oruç tutup kıldan giysiler giydi ve başına kül serperek Tanrı’ya yakardı.” (Daniel 6:1-3)
“Kral, buyruğu onaylayıp mühürledikten sonra Daniel aslan çukuruna atıldı. Çukurun ağzına büyük bir taş yuvarlandı. Kral da kendi mührüyle birlikte görevlilerin mühürlerini taşa bastırdı ki, Daniel’le ilgili hiçbir şey değiştirilmesin.” (Daniel 6:17)
“Tanrı meleğini gönderip aslanların ağzını kapattı. Aslanlar Daniel’e hiç zarar vermedi. Çünkü Daniel Tanrı’nın önünde suçsuz bulunmuştu. Kral’a karşı da hiçbir suç işlememişti.” (Daniel 6:22)
“Kral Darius bütün ülkelere, uluslara, her dilden insanlara şu buyruğu gönderdi: ‘Size esenlik olsun! Buyuruyorum ki, ülkemin her yerinde insanlar Daniel’in Tanrısı’ndan korkup titresinler. Çünkü O yaşayan Tanrı’dır, sonsuza dek kalıcıdır. O’nun egemenliği yıkılmaz, yönetimi sonsuza dek sürer. O kurtarır, O korur, gökte ve yeryüzünde belirtiler ve harikalar yaratır. Daniel’i aslanların pençesinden kurtaran O’dur.'” (Daniel 6:25-27)
Musevilikten Önce Benzer Olaylar:
Daniel’in aslanlar ininde hayatta kalması hikayesine benzer anlatılar, farklı kültürlerde ve mitolojilerde de görülmektedir. Örneğin, Antik Yunan mitolojisinde Orpheus, müziğiyle vahşi hayvanları sakinleştirerek onların saldırısından kurtulur.
Bilimsel Perspektif:
Daniel’in aslanlar ininde hayatta kalması mucize olarak kabul edilir ve doğaüstü bir olay olarak açıklanır. Bilimsel açıdan bakıldığında, bir insanın aç aslanların saldırısından zarar görmeden kurtulması mümkün değildir. Bu olay, inanç ve bilim arasındaki temel farklılıklardan birini ortaya koyar. Bilim, doğal dünyayı gözlem ve deneylerle açıklamaya çalışırken, inanç doğaüstü olaylara ve açıklamalara yer verir.
Tevrattaki Mucizeler Ardındaki Gerçekler: Ateist Bir Bakış
Tevrattaki mucizeler, yüzyıllardır insanların inançlarını şekillendiren ve onlara ilham veren hikayeler olmuştur. Ancak, bu metinleri eleştirel bir gözle incelediğimizde, bu mucizelerin bilimsel gerçeklikten uzak, mitolojik ve sembolik anlatılar olduğunu görmekteyiz. İbrahim’in yaşlılıkta çocuk sahibi olması, Musa’nın denizi ikiye ayırması veya Şamson’un insanüstü güçleri gibi olaylar, doğa yasalarına aykırıdır ve bilimsel açıklamalarla uyuşmamaktadır.
Sonuç olarak, Tevrattaki mucizeler, bilimsel bir perspektiften bakıldığında, gerçeklikten uzak anlatılar olarak görülmektedir. Bu mucizelerin bilimsel olarak açıklanamaması, onların dini ve kültürel önemini yadsımaz. Ancak, bu olayları bilimsel gerçeklermiş gibi kabul etmek, bilimsel düşünceyi ve eleştirel bakış açısını köreltir. Tevrat’taki mucizeler, inananlar için manevi bir anlam ifade etse de, bilimsel olarak kanıtlanmamış ve doğa yasalarıyla çelişen olaylar olarak kalmaya devam edecektir.
Türkiye’de yaşayan Musevi vatandaşların “Tevrattaki Mucizeler” makalemiz hakkında ne gibi düşünceleri olacak bilmiyorum açıkçası Fakat Müslüman ülke mavalları anlatan kesim ise Tevrattaki Mucizeler hakkında “uydurma”, “değiştirildi” gibi ithamlar ile eleştireceklerinin farkındayım ama Tevrattaki Mucizeler değiştirildi ise kuranda bir çoğu neden benzer yada aynı şekilde anlatılmaktadır diye kendilerine sormak isterim. Görüşmek üzere.
Quellen:
- Kaynak : https://www.britannica.com/topic/Enuma-Elish [↩][↩]
- Kaynak : Bilim ve Teknik Dergisi, “Evrenin Kökeni” özel sayısı [↩]
- Kaynak : https://evrimagaci.org/ [↩]
- Kaynak: The Epic of Gilgamesh [↩]
- Kaynak: Kutsal Kitap (Tevrat), Çıkış 7-12 [↩]
- Kaynak: Harun’un Asası – Vikipedi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Harun%27un_Asas%C4%B1 [↩]
- Kaynak: Nehuştan – Vikipedi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Nehu%C5%9Ftan [↩]
- Vikipedi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Eriha[↩]
- Quelle: https://incil.info/kitap/Hakimler/9[↩]